Kira ve Kiracı Hakkında
Bir bedel karşılığında kiraya verilen maldan yararlanan
kimseye KİRACI bir bedel karşılığında kiraya verilen maldan yararlanılmasına
razı olan kimseye, bir başka anlatımla kira sözleşmesinin diğer tarafına da
KİRAYA VEREN denilir.
KİRA sözleşmesinin
yapılabilmesi için iki tarafın iradelerinin karşılıklı olarak uyuşması
gereklidir.
Belli bir bedel
karşılığında geçici bir süre için başkasına ait taşınır veya taşınmaz malın
kullanımı için yapılan anlaşmaya KİRA SÖZLEŞMESİ denir.
6570 SAYILI GKKK GÖRE TAHLİYE SEBEPLERİ
Yazılı Tahliye Taahhüdü Sebebiyle Tahliye
: (6570 sayılı K.mad.7/a)
Davacı kiralayan,
kiralayan ölmüşse mirasçılarıdır. Kiralayan olmayan malikin dava hakkı yoktur.
Davalı ise kiracıdır. Dava açma süresi; yazılı taahhüt tarihinden itibaren (1)
ay'dır. Kiralayan taahhüt tarihinden itibaren (1) ay içinde ya Sulh Hukuk
Mahkemesinde tahliye davası açacak veya aynı (1) ay içinde icra takibi
yapacaktır. Yargıtay, tahliye taahhütü ilk kira sözleşmesine bir madde olarak
yazılmışsa veya ilk kira sözleşmesi ile aynı tarihi taşıyorsa, kiracı müzayaka
halinde olduğundan geçerli kabul etmiyor. (Buna ilişkin 04.10.1944 gün ve
15-20/28 sayılı Yarg. İçtihatları Birleştirme Kararı halen yürürlüktedir.)
Uygulamada; taahhüt noterden verilmişse, kiracının imzayı inkar hakkı yok.
Ancak taahhüt adi olarak yapılmışsa, imza inkar edildiği takdirde mahkemece
imza örnekleri alınarak Adli Tıp yoluyla imza incelemesi yapılıyor, sonucuna
göre karar veriliyor.
İhtiyaç Sebebiyle Tahliye:
Mesken ve İşyeri İhtiyacı Sebebiyle Tahliye : (6570
sayılı K.mad.7/b-c)
Buna göre kiralayan;
kendisi veya eşi veya çocuklarının mesken veya işyeri ihtiyacı için kira
sözleşmesinin bitiminden itibaren (1) ay içinde tahliye davası açabilecektir.
Tahliye davası açabilmek için "kiraya veren" sıfatına haiz olmak
gerekir. Bu davayı kiralayanın yanı sıra malik ve intifa hakkı sahibi de
açabilir. Dava kiracıya karşı açılır; eğer kiracılar birden fazla ise, davanın
hepsine birden yöneltilmesi gerekmektedir. Zira tahliye borcu, bölünebilecek
nitelikteki borçlardan değildir. Kira sözleşmesinin bitiminden itibaren bir ay
içinde dava açılacaktır; ama dava açılacağı daha önceden veya bir aylık süre
içinde kiracıya bildirilmişse, davanın bildirimini takip eden dönem sonuna
kadar açılması mümkün hale gelecektir. Dava açıldıktan sonra veya ihtar
çekildikten sonra kira parasının ihtirazi kayıtla alınıp alınmamasının önemi
yoktur. Bu durumda kira bedeli alınabilir. Bu davada mahkemece aranacak en
önemli husus ihtiyacın samimi olup olmadığı hususu olup, ihtiyaç iddiası her
türlü delille ispatlanabilir.
Yeni Malikin İhtiyacı Sebebiyle Tahliye : (6570 sayılı
K.mad.7/d)
Bu davada yeni malik
iktisap tarihinden itibaren bir ay içinde iktisap durumunu, ihtiyacını, tahliye
isteğini ve aksi halde tahliye davası açacağını kiracıya bildirmek kaydıyla,
gene iktisap tarihinden başlayarak altı ay sonra tahliye davası açabilecektir.
Diğer ihtiyaç sebebiyle açılan davada söylenenler bu dava içinde geçerlidir.
Yeniden İnşaa Veya Esaslı Onarım
Sebebiyle Tahliye : (6570 sayılı K.mad.7/ç)
6570 Sayılı Kanunun konuya
ilişkin mad. 7/ç hükmüne göre "taşınmazı yeniden inşa veya imar maksadıyla
esaslı bir surette tamir, genişletme veya düzenleme için çalışma esnasında
içinde ikamet veya faaliyet mümkün olmadığı fennen anlaşıldığı takdirde kira
akdinin sonunda" kiraya veren tahliye davası açabilir. Bu dava da kira
süresinin bitiminden itibaren bir ay içinde açılmalıdır. Davayı kiralayan açar,
ancak, ihtiyaç sebebiyle tahliye davalarında olduğu gibi, kiralayan durumunda
olmayan malikinde bu davayı açma hakkı bulunmaktadır. Keza aynı şekilde bu dava
için de önceden ihtar gerekli değildir. Ancak gerekmemekle birlikte ihtarname
gönderilmişse, bu durumda bu davada dönem sonuna kadar açılabilir. Bu davada en
önemli husus, yeniden inşaaya, esaslı tamir ve tadilata ilişkin olarak hazırlanan
tadilat projesinin mahkemeye sunulmasıdır. Keşif sırasında teknik bilirkişiler,
söz konusu tadilat sırasında taşınmazda kiracının bulunmasının fennen mümkün
olmadığını bildirilerse, mahkemece tahliyeye karar veriliyor. Dolayısıyla
yapılacak tamir ve tadilatın esaslı surette olması ve bunlar yapılırken mecurda
kiracının oturmasının fennen mümkün olmaması gerekmektedir.
Bir Kira Yılı İçinde İki Haklı İhtar
Sebebiyle Tahliye : (6570 sayılı K.mad.7/e)
Buna göre, kira bedelini
ödemediğinden dolayı bir yıl içinde iki defa haklı olarak yazılı ihtarnameye
sebep olan kiracı aleyhine kira sözleşmesinin hitamında, kiralayan tarafından
tahliye davası açılması mümkün bulunmaktadır. Buradaki 'bir yıl' tabiri 'bir
kira yılı' şeklinde anlaşılmalıdır İki haklı ihtar sebebiyle tahliye davası da,
kira süresinin bitimini izleyen bir aylık süre içinde açılmalıdır. Bu dava için
Kiracının iki haklı ihtara sebebiyet vermesi,
Bu iki ihtarın bir kira döneminde ve bir yıl içinde
başka başka aylara ait olması,
İhtarların muaccel olan kira bedellerini kapsaması,
Davanın kira süresinin hitamını takip eden bir ayın
içinde açılmış olması gerekmektedir.
Kiracının veya eşinin aynı belediye
sınırları içinde meskeni bulunması sebebiyle Tahliye :(6570 sayılı K.mad.7/son)
Kiracının kirada oturduğu
yer ile aynı belediye sınırları içinde meskeninin bulunması halinde kiralayan
her zaman tahliye davası açarak, kiracının tahliyesini isteyebilir. Bu dava
süreye bağlı değildir. Ancak her zaman kiracının aynı belediye sınırları içinde
meskeninin bulunması her zaman tahliye sebebi olamaz Gerçektende, bu hususta
tahliye davasına muhatap olan kiracının sağlık durumu, sosyal, ekonomik ve
kültürel şartları mutlaka dikkate alınmalıdır. Mesela romatizmal hastalıkları
bulunan kiracının aynı belediye sınırları içinde çok rutubetli bir bodrum kata
sahip olması, onun tahliyesi için yeterli sebep oluşturmayacaktır. 6570 sayılı
K. mad. 7/2 hükmüne göre tahliye davasını açmaya sadece malikin yetkili
olduğunu da belirtmeliyiz . Oysa buraya kadar incelediğimiz tahliye sebeplerinde
dava açma hakkı, kural olarak, kiraya verenlere tanınmıştı. Ancak bu dava,
malik tarafından 'her zaman' açılabilecektir. Demek ki malik sıfatına sahip
olan kiraya veren, incelemekte olduğumuz tahliye davasını açmak için süresin
sonunu veya iktisap tarihinden itibaren altı ayın geçmesini beklemek zorunda
değildir.
Fuzuli İşgal Sebebiyle Tahliye : (6570
sayılı K.mad.12)
6570 sayılı kanun, kira
sözleşmelerinde aksine açıklama olmadıkça, kiralanan yerin kiracı tarafından
başkasına kiraya verilmesine (alt kirayı) veya kiracının kiracılık hakkını
devretmesini (kiranın devrini) caiz görmemiştir. Keza, kiracının terk ettiği
taşınmazı başkasına herhangi bir sebeple işgal ettirmesi de yasaklanmıştır.
Buna karşılık, sözleşmenin asıl amacı itibariyle başkalarına kiraya verilmesi
gereken veya mutad olan otel, pansiyon öğrenci yurdu gibi yerler ise, bu hükmün
dışındadır. Ne var ki, taşınmazın 'tamamının' başkasına kiraya verilmesi veya
taşınmazın 'tamamı' için kiranın devri gene yasak kapsamına alınmıştır. İşte,
belirtilen yasaklara aykırı davranılmışsa, taşınmaza kiracı veya devralan
sıfatıyla girenler ya da taşınmazı herhangi bir sebeple işgal edenler aleyhine
hiç bir ihtara hacet kalmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinde tahliye davası
açılabilecektir. Bu takdirde devreden kiracıya akde aykırılıktan, işgal edene
karşıda fuzuli şagillikten dolayı birlikte veya ayrı ayrı dava açılabilir.
BORÇLAR KANUNUNA GÖRE TAHLİYE SEBEPLERİ;
Akde aykırılık nedeniyle tahliye davası:
(Borçlar K. mad.256)
BK md. 256 genel bir hüküm
olup, hem BK, hemde GKKK kapsamına giren yerler için uygulanır. Bu maddeye göre
kiracının akde aykırı davranması durumunda, kiraya veren süre sonunu beklemeden
sözleşmeyi hemen feshedebilecektir. Malikin bu davayı açma hakkı yoktur. Kiraya
verenin bu yola başvurabilmesi için, evvela kiracıya akde aykırılığı
gidermesini ihtar etmesi ve münasip bir mehil vermesi gerekir. Bu ihtar,
herhangi bir şekle tabi değildir. Eğer kiracı, kiralananı açıktan açığa fena
kullanarak kiralanana daimi bir zarar verirse , ihtara da gerek yoktur. Eğer
yapılan ihtar amacına ulaşmışsa, yani kiracı ihtar üzerine, yani kiracı ihtar
üzerine sözleşmeye ve kanuna aykırı davranışlarına son vermişse, artık kiraya
verenin sözleşmeyi feshetme hakkı mevcut olmayacak, akde aykırılık giderilmediği
takdirde ise tahliye davası açılabilecektir. (EK-6 Örnek dava ve cevap
dilekçesi)
Temerrüt nedeniyle tahliye: (Borçlar K.
mad.260)
Kiracı muaccel olan kira
bedelini altı ay ve ya daha fazla süreli kira sözleşmelerinde otuz günlük; daha
az süreli sözleşmelerde altı günlük süre içinde ihtarname tebliğine rağmen
ödemezse temerrüte düşmüş olur. Buna göre, kiraya veren, muaccel kira bedelini
ödemeyen kiracısına bir ihtarda bulunacak ve bu ihtarla hem ödeme için 30
günlük süreyi bildirecek, hem de süre sonunda sözleşmeyi feshedeceğini açıkca
belirtecektir. Ayrıca ödenmeyen kira miktarının da ihtarda gösterilmesi
gerekir. Kiracı, verilen mehlin sonunda kira borcunu öderse, mesele kalmaz.
Kiralayan ihtarnamede fazla kira talep etse dahi, kiracı ihtilafsız kira bedelini
30 günlük süre içinde ödemek zorundadır. Aksi halde temerrüte düşecektir. Dava
30 günlük sürenin sonunda açılabilir. Kira süresinin sonunu beklemeye gerek
yoktur. (EK-7 Örnek dava dilekçesi)
Sürenin Dolması veya Feshi İhbar Üzerine
Sona Erme:
Eğer kira sözleşmesi
belirli süreli ise , süre bitiminde her iki taraf da sözleşmeyi sona erdirme
imkanına sahiptirler. Kira sözleşmesinin belirsiz süreli olması durumunda ise,
sözleşmenin nasıl sona erdirileceği probleminde ise herşeyden önce taraflar arasındaki
sözleşmeye itibar edilmiştir. Eğer tarafla feshi ihbar mevzuunda bir düzen
kabul edilmiş ise, ona uyulacaktır. Şayet taraflar arasında bu hususa
değinilmemiş ise, belirsiz süreli kira sözleşmelerinin sona erdirilmesi şu
şekilde olacaktır:"Mefruş olmayan apartmanlar, yazıhane, tezgah, dükkan,
mağaza, mahzen, samanlık, ahır" ve bu gibi yerler, mahalli adet başka bir
dönemde tayin edilmiş değilse, altı aylık sürenin bitimi için ve her halde üç
ay önce yapılması gereken bir ihbar ile feshedilebilecektir. (BK262/2f)
"mefruş apartman, yahut müstakil odalar yahut süknaya mahsus
mefruşat" ancak bir aylık dönemin bitimi icin ve iki hafta önce yapılması
gereken bir ihbar ile feshedilebilecektir. (BK262/2f2 Diğer menkul şeyler her
istenilen zaman için ve üç gün evvel yapılması lazım gelen bir ihbar ile akti
feshedebilirler.
KİRA TESBİT DAVALARI:
Kiraya veren veya malik
kira tespit davası açabilir. Kira sözleşmesinin sona ermesinden itibaren en geç
15 gün önce ihtar veya dava dilekçesinin davalı kiracıya tebliğ edilmesi
gerekir. Buna uyulmazsa, mahkemece tespit edilen kira, bir sonraki kira
döneminden itibaren geçerli olacaktır. Belirtilen süre içinde ihtar
gönderilmişse, dönem sonuna kadar dava açılabilecektir. Kira sözleşmesinde kira
artışına ilişkin özel şart varsa, bu şart yenilenen ilk dönemde tarafları
bağlar; yani yenilenen ilk dönemde bu şarta göre kira artışı yapılır. Yine
sözleşmede her yıl kiranın artacağına ilişkin özel şart varsa, ihtarname
çekmeye gerek yoktur. Dönem sonuna kadar her zaman dava açılabilir.
Yargıtay 3.Hukuk
Dairesinin bu konudaki yerleşik içtihatlarına göre, kira bedelinin tespiti
davalarında; öncelikle taşınmazın bulunduğu muhitteki olağan rayiç
araştırılacak ; olağan rayicin bulunamaması halinde, kira parası ekonomi
esaslarına göre bir başka deyimle Toptan Eşya Fiyat Endekslerindeki (TEFE)
artışa göre tespit edilecek; bu yöntemle tespit edilen kiranın çevrede oluşan
rayiç kira bedellerine göre yetersiz kalması halinde ise, gerektirici nedenleri
açıkca gösterilerek aşırı olmayacak bir oranda kira parasında Hak ve Nesafet
kuralları çerçevesinde ayrıca bir artış yapılabilecektir.
Yüksek Mahkeme son
kararlarında tarafların serbestçe ve her türlü etken dışında yaptıkları kira
akdinde kararlaştırdıkları kira parasının,aksi kanıtlanmadıkça o dönemin olağan
rayicine uygun olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, koşullar değişmediği ve
özel nedenlerin varlığı ileri sürülüp kanıtlanmadıkça kira sözleşmesinde olağan
rayice uygun olarak kararlaştırılan bu kira parasının tespiti için Toptan Eşya
Fiyat Endeksinin % 65 ile sınırlı olarak üç yıl için artırımının esas
alınacağını, bu şekilde hesaplanacak kira parasının o dönemin hak ve nesafet
kurallarına uygun ve aşırı olmayan bir kira parası olduğunun ilke olarak kabul
edilmesi ve uygulamanın buna göre yapılması gerektiğini vurgulamıştır.
Bu davada uygulamada
genellikle mahkemece mahallinde keşif yapılarak (Hukukçu + İnşaat mühendisi +
Mülk sahibi) nden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmakta; rapor
doğrultusunda karar verilmektedir.
KİRA İLE İLGİLİ SORULAR
Kira
sözleşmelerinin yazılı olması şart mıdır?
Kira sözleşmelerinin yazılı olması şart değildir, sözlü de olabilir. Kefalet ve
temlik gibi sözleşmelerin yazılı olması gerektiğini yasalar belirttiği halde,
kira için böyle bir şart bulunmamaktadır. Yasal olarak böyle bir zorunluk
olmasa da ispat kolaylığı açısından yazılı sözleşme yapılması faydalıdır.
Başkasına
ait bir malın kiraya verilmesi mümkün müdür?
Başkasına ait bir malın kiraya verilmesi mümkündür. Örneğin eşlerden birinin
dairesini diğer eşin kiraya vermesi, ya da yurtdışındaki kardeşine ait bir
dairenin diğer kardeş tarafından kiraya verilmesi sıkça karşılaşılan
durumlardır. Verilen örneklere bakılarak akrabalık şartı olduğu
zannedilmemelidir. Önemli olan, kira konusu malın kullanıma hazır durumda
kiracıya teslim edilebilmesidir.
Bir
vekaletnameye istinaden yapılan kiralamalarda hukuki durum nedir?
Kira konusu malın sahibinin verdiği vekaletnameye istinaden kiralamalarda ise,
kiraya veren vekil değil, malın maliki olarak kabul edilir. Çünkü vekaleten iş
görmelerde, vekil olarak davranan kendi adına davranmamakta, vekaletname
çerçevesinde vekil eden adına kiraya vermektadir. Bu itibarla vekilin kendi
adına örneğin ihtiyacını öne sürmek suretiyle tahliye davası açmasına imkan
bulunmamaktadır. Fakat eğer vekaletnamede yetkisi varsa, kendisini vekil eden
adına tahliye, ya da kira artırımı gibi davaları açmak için bir avukat
tutabilir.
Eğer kira bedelleri de vekil tarafından tahsil ediliyorsa, bu konuda
vekaletnamede açıkça yetki olmalıdır. Aksi takdirde, kira paraları ödenmemiş
kabul edileceğinden tahliye ve kiraların ikinci defa ödenmesi gibi rizikolar
mevcut olacaktır.
Vekaleten kiraya vermek nasıl kabilse, vekaleten kiralamak ta kabildir. Bu
durumda, vekaletnamede kira mukavelesi yapmaya ve kiralamaya dair açık yetki
bulunmalıdır.
Bir
kimsenin bir başkasının malını rızası dışında kiraya vermesi mümkün müdür?
Böyle bir durumla karşılaşılmaması için ne yapılmalıdır?
Bir kimsenin haberi dahi olmadan yetkisiz şahıslar tarafından taşınmazının
kiraya verildiği vakidir. Böyle bir durumda kiracı yönünden bazı hukuki
problemler çıkabilir. Bunun için, malın sahibinin kiraya veren şahsı bu konuda
yetkilendirdiğine dair yazılı bir belge ya da vekaletname aranması, muhtemel
ihtilafları önlemek bakımından faydalı olacaktır.
Tüzel
kişiliği haiz bir şirkete malın kiraya verilmesi ya da ondan mal kiralanması
durumunda nelere dikkat edilmelidir?
Anonim, limited, komandit vs. gibi şirketlerin de kira sözleşmelerinin tarafı
olması mümkündür. Bu durumda kira mukavelesini imzalayacak olanların, mümkün
olduğu kadar yeni tarihli imza sirküleri ya da yetki belgesine göre yetkili
olduklarının kontrolüyle bu belgeden bir tane örnek alınması yararlı olacaktır.
Kira
bedeli olarak paradan başka bir şey kararlaştırılabilir mi?
Kira bedeli kural olarak para olmakla birlikte kira bedeli karşılığında çalışma
(örneğin ücretine veya ücretinin bir kısmına karşılık olarak, bankada çalışan
birinin bankaya ait bir evde oturması), bir iş görme (örneğin kira karşılığı
olarak, oturacağı evi dekore etmesi) gibi şeyler olması da mümkündür.
Kira
sözleşmesinin tapuya kaydı mümkün müdür?
Kira sözleşmesinin tarafları serbest iradeleriyle bunu kararlaştırmışlarsa
mümkündür. Yalnız, kira sözleşmesinin noterce tasdiki şarttır. Taraflardan
birinin noterden tasdikli sözleşmeyi tapu dairesine ibrazı üzerine, tapu
kütüğüne sözleşme şerhedilir. Taşınmaz daha sonra el değiştirmiş olsa bile yeni
malik, sözleşme bitene kadar kiracıya karşı tahliye davası açamaz.
Kira
bedeli ne zaman ödenmelidir ?
Genellikle kira bedelinin ne zaman ödeneceği sözleşmede belirtilir. Bunu
taraflar serbest iradeleriyle kararlaştırırlar. Taraflar, kira parasının 'üç
ayda bir', 'altı ayda bir', 'yıllık peşin' gibi çeşitli zamanlarda
ödenebileceğini kabul edebilirler.
En çok karşılaşılan ödeme zamanı 'her ay peşin' şeklinde olandır. Bu gibi bir
durumda, o ayın en geç üçüne kadar ödeme yapılmazsa kira parası geç ödenmiş
sayılır. Eğer, kira parasının örneğin en geç 5'ine kadar ödeneceği
kararlaştırılmışsa 3 günlük tolerans burada da geçerlidir; kira parası 8'ine
kadar ödenebilir. Kira parasının posta ile veya banka havalesiyle gönderildiği
durumlarda, kiranın yatırıldığı tarihte ödeme yapılmış sayılır. Postahane veya
bankada geçen süre, ödeme için gerekli sürenin hesabında nazara alınmamaktadır.
Eğer kira parasının ne zaman ödeneceği konusunda taraflar hiç bir şey
kararlaştırmamışlarsa, bu durumda kira bedelinin her ayın sonunda ödeneceği
kabul edilir.
Kira
bedeli nerede ödenir?
Kira bedeli, kiraya verenin konutunda ödenir. Eğer posta ile gönderilecekse
masrafı kiracı tarafından karşılanmak kaydıyla 'konutta ödemeli' olarak
gönderilmelidir. Kira parasının gerek adi postayla gerekse posta masrafı
kesilerek gönderilmesi durumunda, kira parası usulüne uygun surette ödenmemiş
olacaktır.
Kira parasının nereye ödenebileceğini taraflar serbestçe kararlaştırabilirler.
Genellikle kiraya veren, sözleşmede bir banka hesap numarası vermek suretiyle
kiranın ödeneceği yeri belli eder. Bununla birlikte, bu hesap numarasının
mutlaka sözleşmenin tarafı olan kiraya verene ait olması şart değildir.
Örneğin; kiraya veren eşlerden biri diğer eşin hesap numarasını vererek
paraların o hesaba yatmasını isteyebilir. Kiracı, belirtilen hesaba kirayı
yatırmakla borcundan kurtulmuş olur.
Kira
parasının bir banka hesabına yatırılmasının kararlaştırıldığı durumlarda bu
hesap, hesap sahibi tarafından kapatılırsa ne olur ?
Bazen kiraya veren, çeşitli sebeplerle bankadaki hesabını kapatabilir. Doğal
olarak, bu hesaba havale edilen kira parası göndericisine geri gelecektir. Eğer
hesap kapatıldı diye kiracı kira parasını yatırmazsa tahliye tehlikesi ile
yüzyüze kalabilir. Bu gibi durumlarda, kira parasının konutta ödemeli olarak
posta ile gönderilmesi gerekmektedir. Bu havalenin de kabul edilmemesi halinde,
kiracı mahkemeye başvurarak 'ödeme yeri(tevdi mahalli)' tayinini istemelidir.
Mahkemenin tayin ettiği bankada kiraya verilen adına açılacak bu hesaba kiracı
parayı yatırmakla borcundan kurtulmuş olur. Kiraya verenin bu hesaptaki parayı
çekip çekmemesi veya parayı kabul edip etmemesi, kiracı yönünden artık bir önem
arzetmez.
Kira
bedelinin ödendiği tanıkla ispatlanabilir mi?
Hayır. Mutlaka yapılan ödemeler karşılığında yazılı belge alınmalıdır. Posta
havale makbuzu, banka ödeme dekontu, EFT makbuzu vs. de yazılı belgelerden
sayılmaktadır.
Makbuz
alınmadan ödeme yapılması durumunda muhtemel rizikolar nelerdir?
Bu gibi durumlarda iki türlü risk vardır: Tekrar ödeme ve tahliye edilme.
Kiraya verenin çeşitli sebeplerle aldığı parayı inkar etmesi ve kiracının da
yaptığı ödemeleri yazılı bir belge ile ispatlayamaması durumunda, kira
alacaklarında zamanaşımı süresi olan geriye doğru en fazla 5 yıllık kirayı
tekrar ödemesi gündeme gelebilir. Aynı zamanda kira paralarının ödenmemesi
gerekçe gösterilerek kiracı aleyhine tahliye davası da açılabilecektir.
Bu yol, genellikle tahliyeyi sağlamak bakımından kiraya verenler tarafından bir
tehdit unsuru olarak kullanılmaktadır. Yapılan ödemelerin tekrar istenilmesi
ahlaki olmasa da yasalara uygundur; çünkü işlem güvenliği açısından kiralar
için yapılan ödemelerin tanıkla ispatlanması mümkün değildir. Buna karşılık,
ikinci bir defa ödemede bulunanın tekrar ödediği parayı geri alabilmek için
başvurabileceği bazı hukuki yollar varsa da bunun incelenmesi, konu dışında
kalmaktadır.
Son
kira bedelinin ödenmiş olması, daha önceki kiraların ödendiğini ispatlayabilir
mi?
Son kira bedelinin ödenmiş olması, daha öncekilerin ödenmiş olduğunu göstermez.
Bu itibarla kiraların ödendiğini gösteren bütün makbuzların, kira alacaklarında
zamanaşımı süresi olan en az 5 yıl boyunca saklanması gerekmektedir.
Kira
bedellerine karşılık bono verilmişse hukuki durum nedir?
Bazen kira sözleşmesinde yazılı aylık kira tutarı kadar kiracıdan bono alındığı
vakidir. Vadesinde bono ödendiğinde, kiracı borcundan kurtulur. Ancak, kira
bedellerinin bonolarla ödeneceği sözleşmede yazılı değilse kiracı yönünden
hukuki durumun sağlam olduğu söylenemez. Çünkü kural olarak bonolardaki borç,
bir hukuki sebebe bağlı olmaksızın yüklenilen 'soyut' bir borçtur. Bu durumda
kiracı, kirayı tekrar ödeme ve tahliye edilme tehlikesi ile karşı karşıya
kalabilir. Bunun için, kiralara karşılık bono verildiğinde bunun mutlaka kira
sözleşmesine kaydedilmesi özellikle kiracı yönünden faydalıdır.
Matbu
kira sözleşmesi kullanılması zorunlu mudur ?
Pek çoğumuzun gördüğü üzere, kira mukavelesi olarak basılı bir örnek
kullanılmaktadır. Belli bir ücret karşılığında 'değerli kağıt' bayilerinde
satılan bu mukaveleyi yasal olarak kullanma mecburiyeti bulunmamaktadır.
Mukavelenin sadece 'yazılı' olması, ispat için yeterlidir.
Hisseli
bir taşınmazın kiralanması nasıl olur?
'Müşterek mülkiyet' denilen; her hissedarın belli bir oranla hissesinin belirli
olduğu halde (örneğin bir taşınmazda A %15, B %40 ve C %45 nispetlerinde
hissedardır) çoğunluğun rızası ile taşınmaz kiraya verilebilir. Yukarıdaki
örneğe göre, (A+C)'nin hisse toplamı %60 yaptığı için onlarla yapılan mukavele,
taşınmazı kiralamak için yeterlidir. Fakat, kira bedeli yatırılırken doğal
olarak her hissedarın hissesi nispetinde ödeme kendisine yapılacaktır.
Örneğimize geri dönecek olursak, (B)'nin mukaveleye rıza göstermemiş olması,
onun hissesine düşen paranın hiç ödenmemesi veya diğer hissedarlara ödenmesi
gerektiği manasına gelmemektedir.
Bir diğer hisseli mülkiyet şekli de 'iştirak halinde' olandır. Bu tip
ortaklıkta, hissedarlar belli olmakla birlikte henüz hisse nispetleri belli
değildir. Miras yoluyla kalan ve daha henüz mirasçılar adına intikali
yapılmayan taşınmazlardaki mülkiyet, en çok karşılaşılan şeklidir. Burada hisse
nispetlerine göre resmen bir ayırım yapılarak hissedarlar adına henüz tapu
çıkmamış olduğundan, bu tip bir taşınmazın ancak tüm hissedarların muvafakati
ile kiraya verilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla gerek sayı ve gerekse nispet
olarak çoğunluk sağlanmış olsa bile bunlarla yapılan mukavele yeterli değildir;
tamamının rıza göstermesi gereklidir.
İçinde
kiracı olan bir taşınmazı satın alan yeni malikin hakları nelerdir?
Genel olarak yeni malike tanınan iki hak vardır: Birincisi, eski malikle
yapılan kira sözleşmesine halef(ardıl) olur; bir başka anlatımla eski malikin
kiracı ile yapmış olduğu sözleşmeden kaynaklanan bütün haklardan faydalanır.
İkincisi, yeni malik, taşınmazı satın aldığı tarihten itibaren bir ay zarfında kendisi
veya eşi veya çocuklarının ihtiyacı için kullanacağı yolunda kiracıyı ihtarname
ile haberdar etmesi kaydıyla, satın alma tarihinden itibaren 6 ay sonra tahliye
davası açabilir. Bu davanın kazanılabilmesi için ihtiyaç iddiasının ciddi ve
samimi olduğunun mahkemede ispatlanması gerekmektedir.
Kiraların
yıllık artış oranı nedir ?
Eğer taraflar serbest iradeleriyle mukavelede örneğin %80 gibi belli bir oran
ya da belli bir meblağ kararlaştırmış bulunuyorlarsa bu oran ya da meblağ
geçerlidir. Dikkat edilmesi gereken nokta, böyle bir oran kararlaştırılmış
olmasına rağmen Yargıtay'ın belirlediği oranın bu orandan düşük olması halinde
dahi, kiracının, serbest irade ile kararlaştırılmış orana göre zam yapması
gereğidir.
Yargıtay'ın belirlediği oran, tarafların bir oran kararlaştırmadıkları ya da
kararlaştırdıkları dönemin sona ermiş bulunmasına rağmen kiracının, kira konusu
taşınmazı kullanmaya devam etmesi halinde bir önem arzetmektedir.
Kira
tespit davası sonucu bir fark ödenmesi gerekirse nelere dikkat edilmelidir?
Öncelikle, kira tespitine dair mahkeme kararının kesinleşmesi gerekir ki bu iki
şekilde olur: Taraflar mahkemenin verdiği kararı temyiz etmezler ve belli süre
geçince karar kendiliğinden kesinleşir. Ya da temyiz edilen karar Yüksek Mahkeme(Yargıtay)
tarafından tasdik edilmekle(onaylanmakla) kesinleşir.
Kesinleşen bu kararda yazılı kira farklarının süresinde ödenmemesi durumunda,
kiracının taşınmazdan tahliyesi söz konusu olabilir. Kiraya verenin,
kesinleşmeyen kararda yazılı meblağı istemeye hakkı bulunmamaktadır.